9 Kasım 2013 Cumartesi

Cilt sarkmasını önlemenin püf noktaları

Cilt sarkmasını önlemenin püf noktaları
 

Yüzümüzün sarkmasında cildimize nasıl davrandığımız, genetik  özellikler, hastalıklarımız ile çevresel  faktörler  etkili oluyor. Neyse ki erken dönemde müdahale edildiğinde ameliyat dışı yöntemler yaşlanmayı uzun yıllar geciktirebiliyor ve bize ışıl ışıl bir cilt vaat ediyor. Acıbadem Bakırköy Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Dr. Belma Bayraktar, cilt sarkmasını önlemek için yaşam alışkanlıklarımızda dikkat etmemiz gerekenler ile bu soruna karşı uygulanan yöntemleri anlattı. 

Cilt yaşla birlikte elastikiyetini ve gerginliğini kaybediyor
Cildimiz  zamanla  elastikiyetini  ve  gerginliğini  kaybediyor: Fibroblastlardan yeni  kollagen oluşumu  azalıyor, elastik doku  ile bağ  dokusunda  gevşeme, yağ  doku  hacminde azalma, hücre  alış-verişinde  ve  cilt  neminde  azalma  meydana geliyor. Bu  faktörleri dengelesek  bile  yer  çekimine  karşı  durmak mümkün olmuyor. Sarkma, 40 yaş civarında özellikle her iki yanağın alt kısımlarında belirginleşiyor. Ayrıca  alın kısımdaki  kaslarda gevşeme  ve  yer çekimine  bağlı aşağı  doğru  yer  değiştirme  sonrası  gözkapaklarında  düşme  de  görülebiliyor. Ayrıca ciltte lekeler ve kılcal damarlar da belirginleşmeye başlıyor.

Dikkat! Bu etkenler cildin sarkmasını tetikliyor!
* İlerleyen yaş  (özellikle  menopoz dönemi sonrası),
* Güneş ışınları,
* Genetik  özellikler,
* Sık kilo alıp verme,
* Sigara ve alkol tüketme,
* Stresli bir yaşam sürme,
* Uykusuzluk,
* Hatalı beslenme (aşırı karbonhidrat tüketimi, vitamin-mineralden zayıf beslenme),
* Solaryuma girme,
* Cildi nemlendirmeme,
* Çevresel toksinlere maruz kalma cilt yaşlanmasını ve sarkmayı tetikleyen faktörler arasında yer alıyor. Ancak bu etkenlerle mücadeleye erken yaşta başlayarak cildimizin sarkmasını uzun yıllar önleyebiliriz.

Cilt sarkmasını önlemek için neler yapmalı?
* Özellikle  açık tenli, renkli  gözlüyseniz cildinizi  ekstra  korumanız gerekiyor.3  saat  aralıklarla  güneş koruyucu ürünleri yeterli miktarda sürmeye ve 3 saatte bir tekrarlamaya özen gösterin.
*  Uykunuzun  düzenli  olmasına dikkat edin.  En  az  7-8  saat  uyumayı asla ihmal etmeyin.
*  Sigara ve alkol tüketmeyin.
* Sık kilo değişikliklerinden kaçının.
* Aşırı karbonhidrat ve şeker tüketmeyin, vitaminden zengin meyve ve sebze yiyin.
* Belli  yaştan  sonra   üretimi  azaldığı  için  dışarıdan da  destek olarak  Q enzim 10, Alfa lipoik  asit ile antioksidanları  doktorunuza danışarak kürler  halinde  kullananın.
* Sabah  kalktığınızda  cildinize uygun bir   nemlendiriciyi  yer çekiminin  tersi  yönünde  aşağıdan yukarı  doğru   masaj  uygulayarak lenf  dolaşımını  uyarın, ödemi  çözün.
* Sabahları kalktığınızda buzdolabında önceden soğuttuğunuz yeşil  çay ile cildinize yapacağınız pansuman  da  çok  faydalı olarak kabul ediliyor. Pansumanı  gazlı bez  ya  da  pamuğu  soğuk  yeşil  çaya  batırıp  yüzünüze tutarak ,ara  ara   işlemi tekrarlayarak yapabilirsiniz.
* Boyun çizgilerinin  artışına  engel olmak için  çok yüksek  yastıkları  tercih  etmeyin.
* Günde  en az 2  litre  su  içerek  cildinizin nemlenmesini  sağlayın.
* Aşırı  kahve  tüketerek  cildinizi kurutmayın.

Hangi yaşta, hangi işlemler etkili oluyor?
30’lu  yaşlarda: Mezolift (vitamin enjeksiyonları), dermaroller, mimik  çizgileri  başladıysa sarkmayı  gidermek  ve  önlemek için de dolgu enjeksiyonları tercih  edilebiliyor. Ayrıca  uygulanacak  meyve  asidi  peelingleri ile cilt  oksijenleniyor, gözenekler  sıkılaşıyor, varsa lekeler  açılıyor, kollagen üretimi  tetikleniyor, ince  çizgiler  açılıyor. PRP  denilen ttrombositlerden zengin, kişinin kendi plazmasının  uygulandığı enjeksiyonla  da   fibroblastlardan  kollagen  üretimi  tetikleniyor, böylelikle  hücrelere  uyarı  verilmiş  oluyor. Bunun sonucunda cilt  toparlanıyor ve  sıkılaşıyor.

40’lı  yaşlarda: Dolgu, botox ve PRP (kök  hücre) ilk tercih edilen yöntemlerden. Ancak botox’a erken dönemde başlamak gerekiyor. Geç  başlanırsa  çizgiler  derinleşmiş  oluyor, bu  yüzden  önce  botox, ardından dolgu  işlemlerine  geçiliyor. Bu  arada  fraxionel  CO2  lazer  ile  cilt  gençleştirme  yöntemine  başlamak gerekiyor. Bu  yöntemle  yüzeysel lekeler de açılıyor, gözenekler  sıkılaşıyor, ince  çizgiler kayboluyor, derin olanlar  hafifliyor. Ayrıca cilt ışıltılı bir görünüme kavuşuyor. Bu işlemin  arkasından uygulanacak  olan PRP yöntemi de sonuçların daha da etkili olmasını sağlıyor.

Bu işlemlerin tek  başına  değil,  kombine  olarak uygulanması  her  zaman  daha iyi sonuçlar veriyor. Yüzün üst  bölgesinde uygulanan  botoks, alt bölge  ve  boyunda  da  başarılı oluyor.  Botoksun çenede  belli  noktalara  uygulanmasıyla  da  sarkmanın toparlanması  mümkün oluyor.

Bu  dönemde  botox  uygulamaları çok  faydalı oluyor; göz çevresi  kırışıkları  açılıyor, kaşlar  yukarı  kalkıyor, alın   pürüzsüzleşiyor, aydınlık  bir  görüntü  ortaya  çıkıyor. Bu  durum  yıllarca  sürdürülebiliyor.

50’li  yaşlarda:  Benzer  yöntemler  kullanılıyor. Dolgu, botoks ve PRP (kök hücre)  ilk  seçenekleri oluşturuyor. Bu  yaşlarda  yüz  mezoterapisinde  kullanılan ürünler  biraz  değişiyor, vitamine  ek olarak  hyalüronik  asit  içeren maddeler  de  ekleniyor. Böylelikle  hücresel uyarıya  ek olarak  nem dengesi  de  sağlanmış oluyor. 





Parlak  cildin 5 sırrı
Gencecik ve sağlıkla parlayan ışıl ışıl bir cilt hayal değil. Kesinlikle mümkün! Hayat rutininize adapte edeceğiniz  yöntem ile gencecik görünümün anahtarını size veriyoruz.


Cildinizi Parlatın
Ciltte yaşlı görünüme neden olan sebeplerin başında kırışıklıklar geliyordu. Ancak buna bir yenisi daha eklendi; cilt tonu yaşlanması… Cildin sahip olduğu ışıltı, kolajen liflerinin şekerlenmesi, karamelize olması ve sarı bir rengi dönüşmesiyle sönüyor. Işığı yansıtan pudra tanecikleri ya da altın partiküller içeren cilt bakım ürünleri, cilt tonunu dengeleyerek yeniden ışıldamasına yardımcı oluyor.





Tene Serum Tazeliği
Hiçbir cilt, yeteri kadar nemlendirilmiş bir cilt kadar sağlıklı ve canlı görünemez. Cildi mümkün olan en iyi şekilde nemlendirmek için yoğun içeriklere sahip, cildin katmanlarına inebilen serumları kullanabilirsiniz. Sabah ve akşam düzenli olarak kullanıldığında cildin susuzluğunu ve nemsizliğini yok eder. Serumların içindeki Hyaluronik asitler, ciltteki nem depolarını dolduruyor ve nemin hücrelerde tutulmasını sağlıyor.


Hücrelere Oksijen Desteği
Spor ve egzersiz yapmak nasıl vücudun dayanıklılığını ve esnekliğini artırıyorsa, alınan oksijende aynı oranda cilt hücrelerinin sirkülasyonunu harekete geçiriyor. Cilt, yeteri kadar aldığı oksijen sayesinde sağlıklı bir parlak görünüyor. Bunun için gün içerisinde, açık havada 30 dakikalık bir yürüyüş yapabilirsiniz.

Yeteri Kadar Su
Cildiniz, vücudunuz, saçlarınız ve tüm organlarınız için gerekli ve faydalı olan suyu, ihtiyacınız olduğu kadar içmeye özen göstermelisiniz. Su içmek için, susamayı beklememelisiniz. Çünkü bazen çoğu kişi, su içmeyi unutabiliyor. Su, cildin ve vücudun canlı, zinde, parlak ve genç kalmasına yardımcı olur. Bir bayanın gün içinde ortalama 2 ya da en fazla 2,5 litre su tüketmesi gerekir.

Cilt Temizliği
Cilt temizliği, sabah ve akşam mutlaka uyulması gereken bir alışkanlık hâline dönüşmelidir. Ciltte biriken yağ, kir ve makyaj kalıntıları cildin matlaşmasına, gözeneklerin tıkanmasına, sivilcelere ve siyah noktalara neden olur. Cildi temizleyip arındırmak için düzenli olarak temizlemeli, tonikle arındırmalı, ardından da uygun bir nemlendiriciyle dinlendirmelisiniz. Unutmayın emeklerinizin karşılığı size canlı, parlak, pürüzsüz ve genç bir cilt olarak geri dönecek!

KAYNAK: SAG-LİK.NET

0 yorum:

Yorum Gönder