9 Kasım 2013 Cumartesi

Sivilcenizi sıkmayı bırakın

Sivilcenizi sıkmayı bırakın


Sivilce tüm insanları doktorları da dahil, bir gün elbet bulan bir ömür törpüsü. Diğer adıyla akne, foliküler kanalda tıkanmaya bağlı olarak gelişen bir cilt hastalığı.  En sık ergenlik çağında görülmekle beraber; bebeklikten yaşlılığa kadar her yaşta ortaya çıkabilir. Akne kişileri psikolojik olarak kötü etkilediğinden, neredeyse cilt hastalıklarından en sık başvuru yapılanlarından birisidir. En sık yüz bölgesinde görülür. Yüzde de alın ve yanaklarda daha yoğundur. İkinci olarak sırt ve göğüs bölgesinde gözlenir. 

Kalıtsal yatkınlık, hormonal dengesizlik, aşırı yağlı deri yapısı, stres, kullanılan bazı ilaçlar, yüze yoğun sürülen kapatıcı ya da kremler, kadınlarda polikistik over sendromu denilen; saç dökülmesi, kıllanma artışı ile beraber aknenin görüldüğü hormon bozukluğu en sık karşılaşılan sebeplerdir. Çoğu kez “karaciğerimde bir problem mi var” diye gelen hastalar için bu yol gösterici olacaktır. Biz teste dahi nadiren ihtiyaç duyarız, bakmamız ve bir kaç meslek sırrı soruyu hastalarımıza sormamız sıklıkla hangi tip akne olduğunu tanımlamamıza ve tedavi kararımıza yetiyor. 

Bu arada, yiyeceklerin (kuruyemiş, yağlı yiyecekler, gazlı içecekler vs..) akneyi artırdığı bilimsel olarak kanıtlanamamıştır. Ancak eğer bu gıdaları yediğinde kişide akne lezyonlarının artığı gözlendiyse, bu gıdalardan uzak durulmalıdır. Örneğin benim her fındık yediğimde bir adet sivilcem mutlaka çıkar. 

SİVİLCENİZİ SIKMAYI BIRAKIN
Tüm hastalarımdan duyduğum bu sivilcelerini sıkmadan duramadıklarıdır. 

Siyah noktalar kişinin kendi tarafından sıkılmamalıdır. Bilinçsizce sıkılan siyah noktalar sonradan kırmızı kabarık akneye dönüşebilir. Mutlaka eğitimli bir uzman tarafından cilt bakımı yaptırılmalıdır. 

Siyah ve beyaz nokta ağırlıklı aknede salisilik asit içeren yıkama jelleri tonikler, peeling ürünleri tercih edilirken; kırmızı ve sarı kabarıklıklarda glikolik asit ile beraber, pürivik asit ve laktik asit içeren ürünler kullanılabilir. Kimyasal peeling tedavisi yoğun programda haftada bir; standart programda ise iki haftada bir olmak üzere en az 4 seans uygulama şeklinde yapılır. Hastaya göre fraxel lazerle cilt yenileme ve dermaroller tedavileri veya kombinasyonları oldukça başarılı sonuçlar vermektedir. 


KAYNAK: SAG-LİK.NET

Ellerinizi kurtaracak beş öneri

Ellerinizi kurtaracak beş öneri

 

Yaz boyunca sıcak havalara alışan cildimiz kışın çatlamaya başlıyor. Pek çoğumuz her kış çatlayan ellerimizden bıktık neredeyse. Aslında birkaç noktaya dikkat ettiğimiz sürece bunun önüne geçebiliriz. Eğer bu kış elleriniz çatlamasını önlemek istersen size tam 5 tane önerimiz var. Hem oldukça basitler.

İşte ellerinizi kurtaracak 5 öneri...

1. Soğuk havalarda dışarı çıkarken mutlaka eldiven kullanın. Elleriniz bir soğuk hava bir sıcak hava derken nemini kaybeder. Bu yüzden hep sıcak tutmaya bakın.

2. Her gece yatmadan önce ellerinize gliserin içerikli nemlendirici kremler uygulayın. Vazelin bunun için birebir.

3. Temizlik yapacaksanız mutlaka lastik eldiven kullanın. Ellerinizi uzun süre suya maruz bırakmayın.

4. Bol bol su için. Cildinizi susuz bırakmayın. Kurumasına izin vermeyin

5. Özellikle kışın bol bol sebze ve meyve tüketin. Vitamin eksikliği ellerinizin kuruyup çatlamasına neden olur

KAYNAK: SAG-LİK.NET

Derin kırışıklıklar için maske

Derin kırışıklıklar için maske
 

Günlük nemlendirme yapmak elbette çok önemli. Ama haftada bir yapılacak bir doğal nem maskesi sadece toparlamakla kalmaz,  derin kırışıklıklara da iyi gelir.

Yüz ve boyun için
Malzemeler;
5 gr bal mumu, 10 gr kakao, 50 gr susam yağı,5 gr limon yağı, 5 gr portakal yağı, 100 gr su

Hazırlanışı;
Bal mumunu benmari usulü eritin. Diğer malzemeleri de içine karıştırıp, yüzünüze sürün, 20 dakika bekletip, ılık su ile yıkayın.

Çene altı için:
Malzemeler;
Deniz tuzu, Yosun, Buğday çimi suyu, Damıtılmış su, Gliserin, Sodyum, Karbonat

Hazırlanışı;
Tüm malzemeleri, eşit miktarda cam bir kabın içinde karıştırın. Çene altına sürüp, 80 dakika bekledikten sonra, ılık su ile yıkayın. Maske çene altı sarkmalarını önler.

Gerginleştirici maske:
Malzemeler;
1 çorba kaşığı ezilmiş yaban mersini, 2 çorba kaşığı beyaz kil, 1 çorba kaşığı soya yağı, 1 çorba kaşığı bal.

Hazırlanışı;
Öncelikle cildinizi temizleyin. Bütün malzemeleri bir kaba koyup, karıştırın. Sonra bu karışımı cildinize maske şeklinde uygulayın. Cildinizde 25 dakika bekletin. Sıcak suda ıslattığınız havlu ile cildinizi temizleyin. Daha sonra yüzünüzü soğuk su ile bir güzel yıkayın.

KAYNAK: SAG-LİK.NET

Cilt sarkmasını önlemenin püf noktaları

Cilt sarkmasını önlemenin püf noktaları
 

Yüzümüzün sarkmasında cildimize nasıl davrandığımız, genetik  özellikler, hastalıklarımız ile çevresel  faktörler  etkili oluyor. Neyse ki erken dönemde müdahale edildiğinde ameliyat dışı yöntemler yaşlanmayı uzun yıllar geciktirebiliyor ve bize ışıl ışıl bir cilt vaat ediyor. Acıbadem Bakırköy Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Dr. Belma Bayraktar, cilt sarkmasını önlemek için yaşam alışkanlıklarımızda dikkat etmemiz gerekenler ile bu soruna karşı uygulanan yöntemleri anlattı. 

Cilt yaşla birlikte elastikiyetini ve gerginliğini kaybediyor
Cildimiz  zamanla  elastikiyetini  ve  gerginliğini  kaybediyor: Fibroblastlardan yeni  kollagen oluşumu  azalıyor, elastik doku  ile bağ  dokusunda  gevşeme, yağ  doku  hacminde azalma, hücre  alış-verişinde  ve  cilt  neminde  azalma  meydana geliyor. Bu  faktörleri dengelesek  bile  yer  çekimine  karşı  durmak mümkün olmuyor. Sarkma, 40 yaş civarında özellikle her iki yanağın alt kısımlarında belirginleşiyor. Ayrıca  alın kısımdaki  kaslarda gevşeme  ve  yer çekimine  bağlı aşağı  doğru  yer  değiştirme  sonrası  gözkapaklarında  düşme  de  görülebiliyor. Ayrıca ciltte lekeler ve kılcal damarlar da belirginleşmeye başlıyor.

Dikkat! Bu etkenler cildin sarkmasını tetikliyor!
* İlerleyen yaş  (özellikle  menopoz dönemi sonrası),
* Güneş ışınları,
* Genetik  özellikler,
* Sık kilo alıp verme,
* Sigara ve alkol tüketme,
* Stresli bir yaşam sürme,
* Uykusuzluk,
* Hatalı beslenme (aşırı karbonhidrat tüketimi, vitamin-mineralden zayıf beslenme),
* Solaryuma girme,
* Cildi nemlendirmeme,
* Çevresel toksinlere maruz kalma cilt yaşlanmasını ve sarkmayı tetikleyen faktörler arasında yer alıyor. Ancak bu etkenlerle mücadeleye erken yaşta başlayarak cildimizin sarkmasını uzun yıllar önleyebiliriz.

Cilt sarkmasını önlemek için neler yapmalı?
* Özellikle  açık tenli, renkli  gözlüyseniz cildinizi  ekstra  korumanız gerekiyor.3  saat  aralıklarla  güneş koruyucu ürünleri yeterli miktarda sürmeye ve 3 saatte bir tekrarlamaya özen gösterin.
*  Uykunuzun  düzenli  olmasına dikkat edin.  En  az  7-8  saat  uyumayı asla ihmal etmeyin.
*  Sigara ve alkol tüketmeyin.
* Sık kilo değişikliklerinden kaçının.
* Aşırı karbonhidrat ve şeker tüketmeyin, vitaminden zengin meyve ve sebze yiyin.
* Belli  yaştan  sonra   üretimi  azaldığı  için  dışarıdan da  destek olarak  Q enzim 10, Alfa lipoik  asit ile antioksidanları  doktorunuza danışarak kürler  halinde  kullananın.
* Sabah  kalktığınızda  cildinize uygun bir   nemlendiriciyi  yer çekiminin  tersi  yönünde  aşağıdan yukarı  doğru   masaj  uygulayarak lenf  dolaşımını  uyarın, ödemi  çözün.
* Sabahları kalktığınızda buzdolabında önceden soğuttuğunuz yeşil  çay ile cildinize yapacağınız pansuman  da  çok  faydalı olarak kabul ediliyor. Pansumanı  gazlı bez  ya  da  pamuğu  soğuk  yeşil  çaya  batırıp  yüzünüze tutarak ,ara  ara   işlemi tekrarlayarak yapabilirsiniz.
* Boyun çizgilerinin  artışına  engel olmak için  çok yüksek  yastıkları  tercih  etmeyin.
* Günde  en az 2  litre  su  içerek  cildinizin nemlenmesini  sağlayın.
* Aşırı  kahve  tüketerek  cildinizi kurutmayın.

Hangi yaşta, hangi işlemler etkili oluyor?
30’lu  yaşlarda: Mezolift (vitamin enjeksiyonları), dermaroller, mimik  çizgileri  başladıysa sarkmayı  gidermek  ve  önlemek için de dolgu enjeksiyonları tercih  edilebiliyor. Ayrıca  uygulanacak  meyve  asidi  peelingleri ile cilt  oksijenleniyor, gözenekler  sıkılaşıyor, varsa lekeler  açılıyor, kollagen üretimi  tetikleniyor, ince  çizgiler  açılıyor. PRP  denilen ttrombositlerden zengin, kişinin kendi plazmasının  uygulandığı enjeksiyonla  da   fibroblastlardan  kollagen  üretimi  tetikleniyor, böylelikle  hücrelere  uyarı  verilmiş  oluyor. Bunun sonucunda cilt  toparlanıyor ve  sıkılaşıyor.

40’lı  yaşlarda: Dolgu, botox ve PRP (kök  hücre) ilk tercih edilen yöntemlerden. Ancak botox’a erken dönemde başlamak gerekiyor. Geç  başlanırsa  çizgiler  derinleşmiş  oluyor, bu  yüzden  önce  botox, ardından dolgu  işlemlerine  geçiliyor. Bu  arada  fraxionel  CO2  lazer  ile  cilt  gençleştirme  yöntemine  başlamak gerekiyor. Bu  yöntemle  yüzeysel lekeler de açılıyor, gözenekler  sıkılaşıyor, ince  çizgiler kayboluyor, derin olanlar  hafifliyor. Ayrıca cilt ışıltılı bir görünüme kavuşuyor. Bu işlemin  arkasından uygulanacak  olan PRP yöntemi de sonuçların daha da etkili olmasını sağlıyor.

Bu işlemlerin tek  başına  değil,  kombine  olarak uygulanması  her  zaman  daha iyi sonuçlar veriyor. Yüzün üst  bölgesinde uygulanan  botoks, alt bölge  ve  boyunda  da  başarılı oluyor.  Botoksun çenede  belli  noktalara  uygulanmasıyla  da  sarkmanın toparlanması  mümkün oluyor.

Bu  dönemde  botox  uygulamaları çok  faydalı oluyor; göz çevresi  kırışıkları  açılıyor, kaşlar  yukarı  kalkıyor, alın   pürüzsüzleşiyor, aydınlık  bir  görüntü  ortaya  çıkıyor. Bu  durum  yıllarca  sürdürülebiliyor.

50’li  yaşlarda:  Benzer  yöntemler  kullanılıyor. Dolgu, botoks ve PRP (kök hücre)  ilk  seçenekleri oluşturuyor. Bu  yaşlarda  yüz  mezoterapisinde  kullanılan ürünler  biraz  değişiyor, vitamine  ek olarak  hyalüronik  asit  içeren maddeler  de  ekleniyor. Böylelikle  hücresel uyarıya  ek olarak  nem dengesi  de  sağlanmış oluyor. 





Parlak  cildin 5 sırrı
Gencecik ve sağlıkla parlayan ışıl ışıl bir cilt hayal değil. Kesinlikle mümkün! Hayat rutininize adapte edeceğiniz  yöntem ile gencecik görünümün anahtarını size veriyoruz.


Cildinizi Parlatın
Ciltte yaşlı görünüme neden olan sebeplerin başında kırışıklıklar geliyordu. Ancak buna bir yenisi daha eklendi; cilt tonu yaşlanması… Cildin sahip olduğu ışıltı, kolajen liflerinin şekerlenmesi, karamelize olması ve sarı bir rengi dönüşmesiyle sönüyor. Işığı yansıtan pudra tanecikleri ya da altın partiküller içeren cilt bakım ürünleri, cilt tonunu dengeleyerek yeniden ışıldamasına yardımcı oluyor.





Tene Serum Tazeliği
Hiçbir cilt, yeteri kadar nemlendirilmiş bir cilt kadar sağlıklı ve canlı görünemez. Cildi mümkün olan en iyi şekilde nemlendirmek için yoğun içeriklere sahip, cildin katmanlarına inebilen serumları kullanabilirsiniz. Sabah ve akşam düzenli olarak kullanıldığında cildin susuzluğunu ve nemsizliğini yok eder. Serumların içindeki Hyaluronik asitler, ciltteki nem depolarını dolduruyor ve nemin hücrelerde tutulmasını sağlıyor.


Hücrelere Oksijen Desteği
Spor ve egzersiz yapmak nasıl vücudun dayanıklılığını ve esnekliğini artırıyorsa, alınan oksijende aynı oranda cilt hücrelerinin sirkülasyonunu harekete geçiriyor. Cilt, yeteri kadar aldığı oksijen sayesinde sağlıklı bir parlak görünüyor. Bunun için gün içerisinde, açık havada 30 dakikalık bir yürüyüş yapabilirsiniz.

Yeteri Kadar Su
Cildiniz, vücudunuz, saçlarınız ve tüm organlarınız için gerekli ve faydalı olan suyu, ihtiyacınız olduğu kadar içmeye özen göstermelisiniz. Su içmek için, susamayı beklememelisiniz. Çünkü bazen çoğu kişi, su içmeyi unutabiliyor. Su, cildin ve vücudun canlı, zinde, parlak ve genç kalmasına yardımcı olur. Bir bayanın gün içinde ortalama 2 ya da en fazla 2,5 litre su tüketmesi gerekir.

Cilt Temizliği
Cilt temizliği, sabah ve akşam mutlaka uyulması gereken bir alışkanlık hâline dönüşmelidir. Ciltte biriken yağ, kir ve makyaj kalıntıları cildin matlaşmasına, gözeneklerin tıkanmasına, sivilcelere ve siyah noktalara neden olur. Cildi temizleyip arındırmak için düzenli olarak temizlemeli, tonikle arındırmalı, ardından da uygun bir nemlendiriciyle dinlendirmelisiniz. Unutmayın emeklerinizin karşılığı size canlı, parlak, pürüzsüz ve genç bir cilt olarak geri dönecek!

KAYNAK: SAG-LİK.NET

Göz altındaki mor hareler kalıtsaldır

Göz altındaki mor hareler kalıtsaldır
 
Ruhumuzun tüm hareketliliğinin, umutlarımızın, hayata dair beklentilerimizin penceresi olan gözler, hastalarımın en çok danışmanlık aldığı bölgelerin başında geliyor. Örneğin bazı insanların gözlerinin altında, bir panda gözünü çağrıştıran koyu halkalar izlenir. Kişi aynaya baktığında gördüğü gözaltı morlukları yüzünden kendini kötü hissedebilir ve bunun için biz dermatologların kapısını çalabilir. 

Bu koyu gölgeler kimi zaman gençlerde dahi görülebiliyor. Kahve-mor halkalarla baş etmek genellikle zordur ama nedenlerini ortaya çıkarabilirsek, hafifletilmesi mümkün olabilir. Bu lekelerin en yaygın nedeni, cildin zamanla incelmesi, yani bağ dokusunun zayıflaması sonucu kılcal damarların görünür hale gelmesi ve kolay hasar görebilecek kırılganlıkta olmasıdır. 

Güneş ışınları, derideki bu koyu alanda melanin pigmentini artırarak halkanın daha da koyulaşmasına sebep olur. İkinci bir neden ise, alerjiler veya yüksek ateşle seyreden hastalıklardır. Bazı gıdalar ve polen, toz, kedi tüyü, kimilerinde kaşıntı, hapşırma ve göz sulanmasına neden olur. Bu kişiler gözlerini ovuşturmadan duramazlar. Sonuç: Derisi kırışan, içi kırmızılaşan, dışı mor- kahve renk alan gözler! 

Göz çukuru derin olanlarda görülür 
Gözaltındaki mor hareler çoğunlukla kalıtsaldır. Genellikle beyaz tenli ve göz çukuru derin olanlarda meydana gelir. Fizyolojik nedenler arasında, vücudun fazla su tutması veya su kaybı, aşırı tuz tüketimi, sigara içmek, kalp hastalıkları, böbrek ve karaciğer rahatsızlıkları birinci sıradadır. Tabii uykusuzluk, kansızlık ve demir eksikliği gibi sorunların tümü de, göz altındaki lekelerle kendini gösterir. Bu zamanlarda uygulayabildiğimiz pek çok farklı lazer, dolgu ve aydınlatma tedavilerimiz var. Ancak evde kullanılabilecek ve sürekli kullanımda en etkili tedavi sağlayabilecek ürünler, K vitamini ve C vitamini takviyesidir. K vitamini için eczaneden alınabilecek etkili ve fonksiyonel ürünler vardır. Hem tedavi edici hem de kapatıcı özelliği olan yüzde 5’lik saf C vitamini damlası her akşam kullanıldığında bağ dokusunda yeniden yapılanma sağlayabilir. 

Retinol içeren ürünler de hem rengin açılmasını sağlar hem de derideki ince kırışıklıkları giderecek şekilde bağ dokusunu kalınlaştırır. Yeşil çay demleme poşetleri de buzdolabında bekletilmek suretiyle, göz tamponu ve morluk giderici olarak kullanılabilir. 

DR. ÖMÜR TEKELİ / Dermatoloji Uzmanı

KAYNAK: SAG-LİK.NET